Pink Floyd’un Efsanevi “Dark Side Of The Moon” albümü pek çok sanatçıya esin kaynağı olmuştur. Albümden alınan çeşitli loop’lar başka başka parçalarda kullanılarak yepyeni müziklere imkan tanımıştır. “Ayın Karanlık Yüzü” şeklinde dilimize çevirebileceğimiz bu albüm dünya çapında yaklaşık 45.000.000 adet satılmış, 750 hafta listelerde kalmıştır ve şu an bile her saniye dünyanın herhangi bir yerinde mutlaka dinlenmektedir.
DİKKAT: YUKARIDAKİ RESİM HAREKETSİZDİR
Pink Floyd’un bu albümü müzik dışı orijinal çalışmalara da konu olmaktadır. Mesela yukarıda gördüğünüz resim Dark Side Of The Moon’un kapağı baz alınarak yapılmış bir optik illüzyon çalışmasıdır. Albümün üzerindeki tasarımı gözümüzü aldatan bir fon üzerinde sunarak bizi şaşırtmayı amaçlayan bu resmi çok başarılı bulduğumuzdan sizlerle de paylaşmak istedik. Bu resim tamamen hareketsizdir ama ilk bakışta sanki hareketliymiş izlenimi uyandırmaktadır.
NEDEN SANKİ HAREKETLİ GİBİ DURUYOR?
Bunun için aslında madeni 1TL’den daha büyük olmayan ama milyonlarca TL’den daha değerli bir organımıza, yani gözümüze ve ilk olarak onun en değerli parçası olan retina’ya ve retina’dan geçen bir görüntünün bize nasıl ulaştığına yakından bir göz atmamız doğru olur.
Mesela elimizde bir kalem varsa onu ışık sayesinde görüyoruz. Karanlıkta bu kalemi göremeyiz. Demek ki kalemin görüntüsü, o kalemden yansıyan ışıktır ve bu ışık ilk olarak gözümüzün kornea tabakasını geçer; göz merceğimiz objenin uzaklığına ve ışığın şiddetine göre adapte olarak ışığı içeri alır; ve bu ışık taşıdığı bilgi ile birlikte gözümüzün içerisinde kaşık gibi içbükey bir tabaka olan retina’ya yansır. Retina’ya -aynı bir fotoğraf makinası gibi- kalemin görüntüsü negatif olarak yansımıştır ve bu yansıma ile ulaşan mesaj, retina üzerindeki algılayıcı hücreler tarafından kimyasal ve elektrik kodlara çevrilerek sinirler vasıtasıyla beyne gönderilir. Bu gönderilme esnasında yaklaşık 140 milyon algılayıcı hücrenin seçtiği farklı farklı bilgiler, yaklaşık 1 milyon parçaya bölünür ve her parça o ışığın rengi, uzaklığı, yoğunluğu, hareketi, konturları gibi birbirinden farklı bilgileri beyne gönderirler.
Beyin ise bambaşka bir değerdir. Aslında gözlerimizle görmeyiz; göz+beyin kombinasyonu ile görürüz. Hatta daha doğrusu beynimizle görürüz, çünkü beynimizin göze hükmeden bölümlerinden biri hasarlandığında, göz %100 sağlıklı çalışsa bile görme yetimiz sıfırlanabilir. Bu nedenle aldanma aslında sadece gözde değil beyinde olur.
BİR OBJENİN GÖRÜNTÜSÜ BEYİNDE NASIL OLUŞUR?
İsviçreli bilim adamları kepeğe çare bulduk diye her akşam televizyonda reklamlara çıkmaya devam ededursun, dünya çapındaki bilim insanları şu an bir objenin görüntüsünün beyinde nasıl tekrar yaratıldığını %100 çözebilmiş değiller. Zaten çözseler körlük yeryüzünden silinecek.
Gözden gelen ve elektrik akımına benzer bir şekilde sinirler vasıtasıyla beyne iletilen mesaj, elinizi kafanızın tam arkasına koyun, işte oraya kadar ulaşır. Bu bölgede analiz edilen mesaj birkaç ayrı işlem için beynin birkaç ayrı bölgesine gönderilir. Mesela bilim adamları ayrı bir bölgede insan yüzleriyle ilgili işlemlerin yapıldığını, bu sayede karşılaştığımız bir kişiyi daha hızlı tanıyabildiğimizi ve o kişiyi hemen ismiyle ilişkilendirebildiğimizi belirtmektedir. Sonuçta beynin çeşitli bölgelerinde ayrı ayrı ve saniyelerden de hızlı işlenen bu mesajlar, tekrar bir araya geldiklerinde “görüntü” oluşmaktadır. Oluşan “görüntü” beynin süzgecinden geçtiği için beynin kapasitesiyle sınırlıdır ve bazı özel durumlarda beyin HATA MESAJI vermektedir.
TELEVİZYON BİR ALDATMACADIR
Sadece televizyon değil, her türlü hareketli görüntü beynimiz için aldatmacadan ibarettir. Beyne 1 saniyede 15 ila 24 resim gönderildiğinde beynin feleği şaşmakta, ve o resimleri sanki hareket ediyor gibi bize sunmaktadır. Aslında hareket mareket olmamaktadır; beyin yanılmakta, bizi de yanıltmaktadır. O resimler hareketsizdir. Sadece peşpeşe gelerek beynimizi (YANİ BİZİ) yanıltmak için oradadırlar. Rambo yoktur, Süperman uçmamaktadır ve Pembe Panter hiç yaşamamıştır.
BEYNİMİZ BİZİ ALDATIYOR !!!
Şimdi bu yazının en tepesindeki resme bir kez daha bakın. Eğer resim hareketsiz ise beyninize güvenin. Aksi takdirde eğer siz de bizim gördüğümüz gibi “resim hareket ediyor” diyorsanız, beyninizin size yap dediği her şeyi yapmayın.
